Osetler, son ikiyüz yıldan uzun bir süre boyunca büyük sosyo-politik değişmelerin yaşandığı çağlar boyunca atalarıyla olan bağlarını, geleneklerini ve törelerini korumayı başardılar. Oset Sofra Görgü Kuralları ( yakışır / yakışmaz; yapılmalı / yapılmamalı ) oldukça ayrıntılı kurallarıyla belki de bunların en ilginç ve önemli olanlarındandır. Bu gelenekler komşu köyler arasında ya da belirli bir topluluğun kökenine bağlı olarak küçük...
https://www.alanvakfi.org.tr/osetlerde-davet-yemegi-gelenek-ve-kurallari-birinci-bolum-İskitler’de ve daha sonrasında Sarmat ve Alanlar’da bir komutan ya da başarılı bir savaşçı öldüğünde zırhı, eşyaları ve en iyi elbiselerinin yanısıra atı da onunla beraber gömülürdü. Herodotus’un da bahsettiği bu törene “Atın Adanması Töreni” Bex Feldişın” denirdi.
https://www.alanvakfi.org.tr/atin-olene-adanmasi-toreni-bex-feldisinDönemin SSCB coğrafyasında genelde "Büyük Vatanseverlik Savaşı" olarak anılan 2. Dünya Savaşı sırasında Oset halkı, dönemin Sovyetler Birliği'ni oluşturan halkların birçoğu
https://www.alanvakfi.org.tr/ikinci-dunya-savasinda-osetlerKafkasya’nın en eski halklarından biri olan Oset'ler bu bölgenin tam kalbini oluşturan topraklarda -Ana Kafkas Sıradağı'nın merkez kısmının her iki tarafinda bulunan dağ boğazlarıyla onlara bitişik düzlüklerde yaşamaktadırlar.
https://www.alanvakfi.org.tr/dunden-bugune-osetlerin-tarihi1960 ve 70 li yıllarda, genellikle Ankara ve çevresinde yaşayan, Kafkaslı hemşerimizin büyük bir çoğunluğunun kulaklarında halen “Hii- Haaa!” ve ardından gelen “Huup” seslerinin çınladığını zannediyorum. Bu unutulmaz seslerin sahibini anmak ve göremeyenlere tanıtmak isterim. Kafkas dağlarının en yüksek tepesinden adını alan ve bu dağların kuzey yamaçlarındaki ruhu, esen tatlı rüzgârı Anadolu’ya taşıyan kişinin adı ELBRUZ idi. 1926 yılında...
https://www.alanvakfi.org.tr/gayttati-elbruz-gaytaoglu-1926-1977