Emine Şahingöz
Bir Osetya Macerası 2. Hafta
8 Mayıs 2019
Saat 10 gibi enstitüye geldim ve Almanya’da ulaşamadığım kitapları buradaki kütüphanede buldum ve hemen çalışmaya başladım. Osetya’ya ilk gelişimde Alan Vakfı’nın vesilesiyle Osetya Kültür Bakanlığının düzenlediği Аланский След (‘Alanların izi’) isimli bir geziye katılıp son günümüzde işte bu enstitüye gelmiştik. O zaman tam da benim araştırma konularımla ilgilenen kişilerle tanıştım ve bu sefer de yine onlarla görüşmeyi umuyordum. Fakat Çarşamba olduğundan ve sonraki iki gün yine resmi tatil olacağından enstitüde görüşmek istediğim kişilerle görüşemedim. Bu arada Rusik’den mesaj bekliyordum, Çikolaya gidip gitmeyeceğim, gideceksem nasıl ve ne zaman gideceğimi öğrenip kendimi ona göre hazırlamak istiyordum. Fakat Rusik’in cevabı akşam saatlerinde geldi. İşleri bitmediğinden “sen tek başına git, ben bu hafta sonu gitmiyorum” dedi. Ama hem iftarı kaçıracağımdan hem de yalnız gitmeye çekindiğimden o gün Çikolaya gitmeyip şehirde kalmaya karar verdim.
9 Mayıs 2019
Bugün eski Sovyetler için çok büyük bir gün: kurtuluş savaşının yıl dönemi. 75 sene önce Sovyet Rusya, Nazi Almanyasını yenmişti. Her yıl 9 Mayısta Kremlin’de silah gösterisi yapılır, tanklar, jetler, askerler gösteri yaparlar. Tabi Osetya’da da büyük bir ‘parad’ vardı, çok insan toplanmıştı, kimileri çocuklarını asker gibi giyindirmiş, kimileri savaşta ölen dedelerinin resimlerini çerçeveletmiş o şekilde geziyordu. Büyük bir yürüyüş vardı, dedelerini hatırlamak, hatırlatmak için isimlerini resimlerinin altına yazdırmış, bazıları da sülale isimlerini kocaman bir şekilde yazdırmış o şekilde yürüyüşe katılmıştı. Hatta bir grup Tsoratæ’ları da gördüm. Tsoritæ’larla Tsoratæ’ların kardeş sülale olduğunu biliyordum ama açıkçası biraz çekindim onlarla tanışmaya, zira ne kadar kardeş sülale olsa da ben Tsoritæydım ve Tsoratælardan kimseyi tanımıyordum, ne kadar kardeş olduğumuzu kestiremiyordum. Parad da yürüyüş de Prospekt Mirada (Vladikavkazın kalbi diyebiliriz) düzenlenmişti. Bir süre yürüyüşü izledikten sonra Türkiye’den Osetya’ya gelen tarihçi, enstitüde aynı ofisi paylaştığım Didemle buluştum. Birlikte yürüyüşe katılanların arasına girip Prospekt Miranın biraz aşağısındaki Kosta parkına gittik. Orada da stantlar ve çadırlar kurulmuş, bir yandan çocuklara eğlenceler, dans ekiplerinin gösterileri, Rus ordusunun kullandığı silahlar sergilenmiş, diğer yandan küçük hediyelik eşyalar satılıyordu. Hediyelik eşyalar satan kişilerle tabi ki Osetçe konuştum ve bir şeyler alırken beni tanıdıklarına ve Osetçe konuşabildiğime çok memnun olduklarını söylediler, alacağım şeyleri bana hediye etmek istediklerinde ısrar ettiler. Daha sonra Prospekt Miranın sonunda bulunan Yargıtay binasının önüne geldik, buraya getirilen tankları ve savaş araçlarını gördük. O arada iki sene önce bisikletle Türkiye’ye gelen Portal ekibinden Albert bana ulaştı ve vaktin varsa görüşelim dedi. Onunla buluşup birlikte Portal’ın mekânına kadar yürüdük, yaklaşık 4-5 kilometrelik bir mesafeydi ama Terek’in kıyısından gezerek yürüdüğümüzden ve havaların da fazla soğuk olmamasından dolayı çok zorlanmadık. Portalın yaklaşık bir sene önce taşındığı yeni mekânları sanat seven insanlar için muazzam bir yer. Ana girişten girilince önce bir kafeye giriliyor, fazla büyük değil ama çok şirin bir yer. Kafenin diğer tarafından çıkılınca avluya varılıyor. Yuvarlak bir avlu, etrafında şirin şirin evler, hepsi tek odalı. Ve hepsi farklı bir iş görüyor: bir oda anlattığım gibi kafe, diğer bir oda kendilerinin ve arkadaşlarının el emeği sanat eserleri sergilenmiş satılıyor, diğer odada piyano var ve müzik kursları veriliyor, başka bir oda ise çalışma odaları. Avlunun etrafındaki bütün binalar henüz Portala ait değil, diğer binaları da alacaklarmış ama. Bir de sanat eserlerinin sergilendiği odanın duvarlarını Poyrazlıda görüp öğrendikleri toprak ile sıvamışlardı. Biraz oturduktan sonra benim oruç tuttuğumu ve iftara Didemle yakında bir restorana gitmek istediğimizi söyledik. Albert bizi arabayla oraya götürmeyi teklif etti, ben de durum böyle olunca onu da yemeğe davet ettim. Gittiğimiz restoranın adı Къона (Kona), kısa bir süre önce açılmıştı ve ortam gerçekten çok güzeldi. Ayrıca orada çalışanlar bizimle Osetçe konuşuyordu. Ve tabi orada da Portalın izleri vardı: restoranın duvarındaki resimlerden lambalarına kadar, heykellerden askılarına kadar her şeyi Portal tasarlamıştı. Velibah diyetime devam edip adını unuttuğum ve daha önce yemediğim bir velibah yemiştim, yemekten sonra tatlıları ve çayı restoran sahibi bize ikram etti. Yemekten sonra tekrar Portalın mekanına geçip Türkiye’ye gelen Portalın diğer üyelerini; Atsamaz, Zaur, Maxar ve Vladı da gördüm, Tembolat o akşam gelmemişti. Bizim yemek yediğimiz esnada müzik dersleri verilmişti ve Dælæ Fændur dersleri bitmişti, öğrenciler kafeye gelip biraz daha çalıyordu ve kafede birden biri şarkı söylemeye başladı. Haberleşmeden senkronize bir şekilde canlı müziğe de tanıklık ettik. Kafede tanıştığım kızlardan bir tanesi benim 2 sene önce televizyona çıktığımı bile hatırlamıştı. Eve gideceğimiz zaman yeni indirdiğim ama daha önce hiç kullanmadığım Yandex Taksi uygulamasını denedim ve ilk defa taksimi kendim çağırmıştım. Osetyaya gelecek herkese tavsiye edebileceğim bir uygulama. Dolu geçen bir günüm daha bu şekilde sonlanmıştı.
10 Mayıs 2019
Bugün evden biraz geç çıktım, çarşıya kadar gidip eve geri döndüm. Bugün artık Çikolaya gideyim, şehirde napabilirim daha fazla deyip hazırlanarak Yandex Taksi ile taksi çağırdım. Ve yine çok şanslıydım: Taksi şoförü, Türkiyeli Oset olduğumu öğrenince çok sevindi, birçok kez memnun olduğunu tekrarladı. Otogara vardığımızda otogarın önünde durdu, nereden girmen gerektiğini biliyor musun diye sordu, tam bilmiyorum ama bulurum bir şekilde dedim. Yok olmaz böyle dedi ve arabayı park edip beni Çikola arabasına kadar götürdü, bana çokca dua edip beni arabaya bindirdi. Taksi yolculuğu için para da almıyordu ama ısrarım üzerine fiyatın bir kısmını kabul etti. Çikolaya geldiğimde Taymurazlara kadar yürüyerek gittim, indiğim yere çok uzak değildi. Eve ulaştıktan bir kaç dakika sonra Aleta bana önceki gün Tsoriti Ramazanın büyük oğlunun eve yeni gelin getirdiğini, önceki gün büyük kutlama yapıldığını ve kutlamaya gelemeyen büyüklerden Tsoriti Aliye hediye hazırlandığını, bu hediyeyi Aliye ulaştırmayı da Aletanın kabul ettiğini söyledi. Evden çıkıp bir aşağı sokakta yaşayan Tsoriti Aliye gittik, ilk geldiğimde beni görmeye gelen Tsoriti Svetlana ve yeğeni Nataşa da oradaydı. Biraz oturduktan sonra Tsoriti Ramazanlara hayırlı olsuna ve gelini görmeye gideceğimizi söyledik ve Svetlanayla Nataşa da bizimle geldi. Tsoriti Ramazanlara vardığımızda Ramazan evde yoktu, büyük oğlu Artur ve yeni gelin Zarina ile tanıştım. Ramazanın eşi Roza, annesi ve kızı Sofya da oradaydı. Sofyayı daha önce görmemiştim ama internetten tanışıyorduk. Kadınlar bir arada otururken birden yeni gelin dışarıda bir kaza oldu dedi. Birden herkes ayaklanıp sokağa döküldü. Yaklaşık 30 metre ileride yolda bir araba duruyordu, bizim bulunduğumuz tarafta da yerde bir bisiklet vardı. İlk başta arabanın bisikletteki çocuğa çarptığını düşündük. Ama arabanın hizasında yolun arkasında koca bir taş blokun arkasında insanlar ağlıyordu, bağırıyordu, oraya giden yere çöküyordu. Daha kötü bir şey olduğunu anlamıştım. Ne olduğunu bilmiyordum, merak ediyordum ama oraya gitmeye cesaret edememiştim. Gidip ne olduğunu öğrenip ayakta durabilenlerden biri geldi ve ne olduğunu gidemeyenlere anlattı: arkasında durup ağladıkları taş blok, orada oynayan çocuğun üstüne düşmüş. Çocuk olay yerinde hayatını kaybetmişti. Ve yavaş yavaş çocuğun kim olduğu da öğrenilmişti. Aleta bana eve gidelim dedi. İftarımızı yapıp tekrar Tsoriti Ramazana gittik. Bu sefer Ramazan da evdeydi ama herkesin hüznü yüzlerine vurmuştu. Çocuğun annesi ile babası Çikolaya yaklaşık 5 saat uzak bir yerde çalışıyormuş, çocuk Çikolada anneannesinin yanında kalıyormuş. Ramazangil komşuları olduğu için sürekli Ramazanla Rozayı arıyorlarmış, kimse çocuklarının öldüğünü onlara anlatmaya cesaret edememiş. Çocuğunuz hastanede diyerek yolda giderken kaza yapmamaları için kimse bir şey dememişti. En son Roza dayanamayıp telefonunu artık kapatmıştı. Biraz Ramazanlarda oturduktan sonra eve geçtik.
11 Mayıs 2019
Dünkü acı haberin hüznü hala üzerimizdeydi. Aleta cenaze evine gideceğini, benim de Fatimalara gitmemi söyledi. Fatimalardayken çocuğun cenazesinin Beslan’a götürüleceğini öğrendim. Biraz Fatimayla oturduktan sonra büyük oğlu İgor’un 9 Mayıs kutlamaları için sınıfla gittiği Moskova’dan bugün döndüğünü öğrendim. Biraz dışarı çıkıp dolaşıp okula geldik, başka anneler de vardı ama çocukların gelmesine daha vakit vardı. Okulun yakınındaki stadyuma gidip oraya oturduk, orada da Tsarikatæ Alan ile tanıştım, stadyumda çalışan biriydi. Bir süre sonra yeniden okula gittik, çocukların arabası geldi ve tekrar Fatimalara geçtik. İftarı orada yaptık, Aleta da geldi. Ve daha sonra eve geçip günü orada bitirdik.
12 Mayıs 2019
Sabah uyandıktan sonra Aleta beni salonda bekliyordu, bu sabah Çikolada yaşayan Tsoritaların bir büyüğü daha vefat etmişti. Aleta oraya gidecekti, Taymuraz sabahtan gitmişti bile. Bana da tekrar Fatimaya gitmemi söyledi. Bir süre Fatimalarda oturduktan sonra artık ben en iyisi Vladikavkaza döneyim dedim ve Tazmurazlara gittik Fatimayla. Taymuraz ile Aleta da dönmüştü. Taymuraz beni arabaların kalktığı yere kadar götürdü ve Vladikavkaza gittim. Otobüs nasılsa otogara girer oradan da taksi bulurum diye düşünüyordum. Ama şehrin girişinde bir yere bırakıyorlarmış yolcuları. Arabadan inince önce nerede olduğumu anlayamadım ve bir kez daha Yandex Taksi(1) hayatımı kurtardı. İftara tekrar camiye gittim ve Tsoratælardan birileriyle daha tanıştım.
13 Mayıs 2019
Bugün sabahtan yine enstitüye gittim ve artık enstitüde çalışan ve görüşmek istediğim Taqazti Fedar, Gutiti Elmira, Marzoyti İslambeki ve Çoçiti Giorgiyi gördüm. Bir de İran dilleri uzmanı Elbrus ile tanıştım. Hatta Fedarı görmeme o vesile oldu, beni tutup Fedarın ofisine götürdü, ben Fedarın bugün enstitüde olduğunu bilmiyordum bile. Elbrus hariç hepsini önceki gelmemden tanıyordum, hatta Giorgi bizim gezi grubumuzun tercümanlığını yapmıştı. Fedarla tez konumu konuştuk ve çok zor bir konu seçtiğimi söyledi ve bana araştırmalarımda ve kayıtlarımda yardım edeceğini söyledi. Kütüphanede biraz vakit geçirdim. Akşama Didemle birlikte yemeğe gittik. Cuma günü İriston ekibinin gösterisi vardı ve gösteri için ikimize bilet almıştı. Cumartesi günü de birlikte Mozdok’a gitme planları yaptık ve yürürken billboardlarda gördüğümüz bir kaç gösteri ve konsere de gitmeyi planladık.
14 Mayıs 2019
Bugün enstitüde bir kaç yeni insanla daha tanıştım: Tsoritælara gelin gelip Tsoritæ adını alan Tsoriti İnga, babası İron olduğu halde Digoroncası İroncasından daha iyi olan Tsallagti İskra ve SOGU (Kuzey Osetya devlet üniversitesi) İronca bölümünün başkanı Gatsalti Larisa. Hepsi bana araştırmalarımda yardımcı olacaklarını, sorum olduğunda çekinmeden mutlaka onlara ulaşmamı tembihledi. Geldiğimden beri hiç bir şekilde yabancılık çekmiyordum, insanların içten oluşları onların bir parçası olduğumu gösteriyordu. Bir de Perşembe günü Digoron tiyatrosunda gösteri olacaktı, gidip gitmemek arasında kalmıştım. Amcamın da ısrarıyla Digoron tiyatronun internette bulunan telefon numarasını aramaya karar vermiştim. Osetya’ya gelmeden İstanbul’da amcam Digoron tiyatrosunun önemli isimlerinden İrbek’in numarasını vermişti bana ve onunla da irtibata geçmemi tembihlemişti. Ancak bir türlü irtibata geçemedim, başlarda çekiniyordum sonradan da unuttum. Ve şansıma Digoron tiyatronun internetteki numarası İrbek’in numarasıymış. Bu vesileyle onunla da konuşmuş oldum ve bana bilet ayırtmama gerek olmadığını, Perşembe günü gösteriden yarım saat önce gelmemin yeterli olduğunu söyledi. Enstitüden yine Didemle birlikte çıktık ve ayakkabı almak istediğimi söyledim, birlikte bir kaç mağaza gezdik. Ve buradaki mağaza standartlarının Avrupa’dan bildiğim standartların altında olduğunu anladım. Nike mağazası gibi bir mağazaya girdik ama ürün çeşidi çok azdı, bütün bedenler yoktu ve depo gibi bir şeyleri de yoktu.
Akşama Tsoriti Madina ile Prospekt Mirada buluştum ve birlikte çay içtik. Otururken Madinanın bir tanıdığı yanımıza geldi, Fadzayti Fatima, politikacı Fadzayti Arsenin kız kardeşiymiş. Biraz konuştuk, o da Digorondu ama sadece Rusça konuştu bizimle. Madina beni telefon üzerinden ailesiyle ve Almanyada yaşayan arkadaşlarıyla da tanıştırdı. Türkiyeli Osetler dillerini konuşabiliyorsa burada çok değerli oluyorlar. Gelecek olanlara buradan tavsiyem: konuşamıyorsanız en azından birer cümle öğrenin, karşınızdakinin mutluluğu her şeye değer.
15 Mayıs 2019
Bu sabah boğaz ağrısıyla uyandım, sanki bademciklerimden kaynaklı bir ağrıydı. Ama Almanların ‘seni öldürmeyen şey seni sadece güçlendirir’ sözünü bildiğim için bu sabah da enstitüye gitmeye karar verdim. Enstitüye vardığımda Tsoriti Soslanla görüştüm beni iftara davet etti. Saat 4’de camide buluşmaya karar verdik. Baya erken bir saatti, iftarın saat 7’yi çeyrek geçe olduğunu göz önünde bulundurursak o günün diğer planlarını mecburen iptal etmem gerekti. Bugün ayrıca Osetçe dil günüydü. Ama enstitüdekilerden herhangi bir etkinliğe dair bilgi almamıştım. Sadece Gatsalti Larisa SOGU üniversitesinde sabahtan bir etkinlik olduğunu söyledi, ama davet etmediğine göre büyük bir etkinlik değildir herhalde diyerekten gitmedim. Saat 4’e doğru anlaştığımız gibi camiye gittim ve bir arkadaşı gördüm, iftara gittiğim ilk akşam tanışmıştık. Zalina Tsoriti Soslanı ve eşi İndirayı çok iyi tanıyordu ve onlara selamlarımı iletmemi istedi. Cami çıkışında Soslanı göremedim, aramaya çalıştım ama ulaşamadım. Zalina da gel biraz Prospekt Mirada dolaşalım, Soslan gelirse hemen dönersin camiye dedi, ben de neden olmasın dedim ve dolaşmaya başladık. Camiden Prospekt Miraya giderken bir köprüden geçiliyor, köprünün hemen diğer ucunda eğlence parkı var, luna parka benzer aletler kurulu duruyor tüm yıl boyunca. Oradan geçerken Zalina’nın orada çalışan bir Digoron arkadaşıyla tanıştım. Kız camide tanıştığım teyzelerin yeğeniymiş. Osetya’da gerçekten herkes ya birbiriyle bir şekilde akraba ya da başka bir yolda tanışıyorlar. Mesela araştırmalarım için okuduğum makalelerinin yazarları Oset ise, mutlaka şimdiye kadar o aileden olan biriyle tanışmışımdır. Sanırım Osetya’da bilim dünyasında da ayrı bir şekilde herkes birbirine bir şekilde bağlı. Her neyse, Prospekt Mirada gezerken Zalina bana Lenin heykelinin orada akşama doğru qazt (bir nevi düğün kurma, dans etme) olacağını söyledi. Lenin heykeline varmadan Soslan beni aradı ve nerede olduğumu sordu. Yolda olduğumu camiye doğru yürüdüğümü söyledim. Zalina benden ayrılıp parkta çalışan arkadaşıyla buluşmak istedi, ben de Soslanın yanına geldim ve Zalinayla yeni ayrıldığımızı söyledim. E onu niye davet etmedin diye beni azarlandıktan sonra Zalinayı aradık ve o da geldi. Eve giderken postaneye uğradık ve önceki geldiğimde de tanıştığım Soslan’ın amcasının oğlunun eşi Fatimayı iş yerinde ziyaret ettik. İftardan sonra tekrar camiye geçtik ve namazdan sonra günü bitirdim.
(1) Buradan Yandex Taksi görevlilerine selamlar, daha fazla reklam yapmamı istiyorsanız bana ulaşın :)