Misafir Yazar
ТАР ХЪАДЫ БАЛАС / Çetaw Nart
Yirmi birinci yüzyılda birlikte yürüdüğümüz bu Covid’li günlerde kaç kere oturup dinlediğim bu parça, beni her seferinde kâh bir kuş misali Kafkas Dağlarının zirvesine taşıdı, kâh bir atın yelesindeki rüzgarla Kuban ovalarında yol aldırdı. Ama her seferinde, müzik bitti ve gerçek dünyaya geri döndüm.
Kaç kere sordum bu soruyu bilmiyorum, nereye doğru gidiyoruz biz? Sonumuz ne olacak? Bir sonraki yüzyıla Oset, Adige, Abaza kültürü taşınabilecek mi? Yoksa, atalarımız gibi arkeolojik kalıntılarda, geleceğin slayt seminerlerine konu mu olacağız? Sonra gözüm evladıma kayıyor. Bize öğretilmeyen ya da öğretilirse uyumsuz mu olur kaygısıyla kaçınılan tüm bilgileri vermeye devam etmeliyim diyorum. Bilgim, görgüm ne ise onu veriyorum ki hepimiz kendi evlatlarımıza, yeğenlerimize, torunlarımıza bu hassasiyeti göstermeye borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Görevimiz bu diyemem çünkü Diaspoara olarak maalesef tehlike eşiğini aşalı çok oldu. Ne yazık ki dillerimiz, kültürümüz, varlığımız yol olmaya namzet durumdadır.
Aramızdaki ben sen çekişmesine bir son vermek, kötü günümüzde omuz omuza durabilecek iradeyi göstermek zorundayız. Bir düşünün, son üç asırdır batısından doğusuna hiçbirimiz huzur yüzü görmedik. Savaşmadığımız bir günümüz, acısız bir geçmişimiz olmadı. Bakın yakın tarihimize ve unutmayın: Güney Osetya’da, Abhazya’da, Kuzey Osetya-Alanya’da yaşanmadık katliam; gözyaşı dökmemiş, kahrolmamış ebeveyn kalmadı.
Tüm bunları unutmadan, ileriye dönebilmeyi, birlik olmayı başardığımızda ne Rusya’nın sözde hamiliğine ne Gürcistan’ın sahte politikalarına ne de başkalarının pan Slavist, pan Turanist, fundamentalist etkilerine göğüs germek zorunda kalmayacağız. Bunun için birliği ilke edinmeyi, birlikte hareket edebilmeyi, minimal faydalarda buluşabilmeyi başarmalıyız.
Bugün bunları bu kadar yoğun hissedebilmeyi, bu kadar kat’i bir dille söyleyebilmeyi damarlarımda dolaşan Kafkasyalı kanından daha iyi ne anlatabilir, bizi bizden daha iyi kim anlayabilir?
Hatırlıyorum da, kendimi yolunu kendi çizmeye çalışan Abaza yeğeni bir Adige olarak düşünürken, sadece eski bir Osetçe kasetin peşi sıra Alan Vakfına geldiğimde içimde bir yerlerde hissettiğim o keskin aidiyet ve aşinalık duygusunun damarlarımda aslında hep var olan ama adlandırılmayan Oset büyükanne ile taçlandırılmasının verdiği o haz bir kez daha kanıtladı ki; Biz , biriz. Adımız, dilimiz, rengimiz ne kadar farklı olursa olsun.
Sahip çıkacağımız kimliklerimizle birlikte birbirimize sahip çıkacağımız günlere….
ÇETAW Nart
05.09.2020- Istanbul