Konu ile ilgili yaptığım araştırmalardan şu sonucu çıkardım: En azından beş bin yıldan beri Mezopotamya, Orta-Doğu, İran, Hint, Asya, Orta, Batı ve Kuzey Avrupa coğrafyalarında yaşayan halkların hikâyelerinin, kurulan ve yıkılan devletlerin, imparatorlukların, yaratılan uygarlıkların ve dinlerin önemli aktörlerinden biridir İskit-Sarmat ve Alanlar.
https://www.alanvakfi.org.tr/nart-destanlari-nasil-okunmaliYandaki fotoğrafı Ağustos ayında Kafkasya’da bir dağ köyünde çektim. Sofrada oturan kişilerin arasında dil, din, kültür veya yaşam tarzı birliği yok. Sofra yol kenarındaki küçük bir Ortodoks şapelinin hemen yanındaki çardakta kurulu. İlk bakışta bu insanların tam olarak hangi özelliği paylaştıkları veya hangi amaçla bir araya geldikleri de belli olmuyor. Türkçe, Rusça, Osetçe, Macarca veya İngilizce konuşarak iletişim kuruyorlar.
https://www.alanvakfi.org.tr/sekiz-yuz-yillik-bir-iz-surme-hikayesiİskitler’de ve daha sonrasında Sarmat ve Alanlar’da bir komutan ya da başarılı bir savaşçı öldüğünde zırhı, eşyaları ve en iyi elbiselerinin yanısıra atı da onunla beraber gömülürdü. Herodotus’un da bahsettiği bu törene “Atın Adanması Töreni” Bex Feldişın” denirdi.
https://www.alanvakfi.org.tr/atin-olene-adanmasi-toreni-bex-feldisinRoma İmparatorluğu M.S. 100’lü yıllardan itibaren genişlemenin sınırlarına gelmiş ve artık elinde tuttuğu toprakları ve halkları idare etmekte zorlanmaya başlamıştı… Tarihte görülen tüm imparatorlukların ortak sorunu ile karşı karşıya idi: idare edemeyeceği kadar geniş bir alana yayılmış olmak… Ek olarak giderek artan bir şekilde Roma topraklarında yeni bir din yayılıyordu… İsa peygamberin taraftarları mantar gibi çoğalıyor ve yayılıyor...
https://www.alanvakfi.org.tr/avrupada-sarmat-alan-izleri-kral-arthur-ve-sovalyeleri-hakkinda-ii-БЕСЛАН НÆ AДÆMЫ РЫСТ У Нæферохкоттам, нæферохкæндзыстæм Dünya üzerinde yaşayan her toplumun acı günleri vardır. Bu acılı günler, o toplumun ortak hafızasına işlenir ve unutulmaz. Biz Osetler’in tarihinde de acı dolu günler, maalesef fazlasıyla vardır. Timur'dan başlar, Gürcü saldırısına kadar gelirsiniz ama Beslan dendiği anda, bizim yüreğimiz daralır, boğazımız düğümlenir, yüzümüze hüzün düşer, acımızı...
https://www.alanvakfi.org.tr/gunlerden-beslan-yureklerde-beslan-Sevgili gençler, Bir iyi, bir de kötü haberimiz var. İyi haberimiz, Osetya da gençlik festivaline katılım daveti aldık.
https://www.alanvakfi.org.tr/osetya-yolcusu-gencler-Muhtemelen dünyada en iyi bilinen efsane, Kral Arthur ve yuvarlak masa şövalyeleri efsanesi; yaklaşık 30 yıl önce insanların Kamelot tutkusuna şahit olmuştum. O yıllarda Dartmouth Üniversitesi’nde öğrenciyken “casque & gauntlet” (miğfer & eldiven) adlı bir derneğe katılmıştım.
https://www.alanvakfi.org.tr/iskityadan-kamelotaOsetçe'de ocak ayının bir diğer adı da “Tencı Mey” dir. Kışın ortancı ayı olan bu ayda havalar çok soğuduğu için Osetler bu aya çatırdayan, çatlayan anlamında “Tencı Mey” de derler.
https://www.alanvakfi.org.tr/tenci-mey-Osetler için geleneksel sofra hiçbir zaman sadece yemek yeme, içme ve sohbet etme yeri değildir. Sofra bir ritüeldir ve yaşam ve davranış kuralları sıkı sıkıya bağlıdır.
https://www.alanvakfi.org.tr/osetlerde-sofra-kulturu1960 ve 70 li yıllarda, genellikle Ankara ve çevresinde yaşayan, Kafkaslı hemşerimizin büyük bir çoğunluğunun kulaklarında halen “Hii- Haaa!” ve ardından gelen “Huup” seslerinin çınladığını zannediyorum. Bu unutulmaz seslerin sahibini anmak ve göremeyenlere tanıtmak isterim. Kafkas dağlarının en yüksek tepesinden adını alan ve bu dağların kuzey yamaçlarındaki ruhu, esen tatlı rüzgârı Anadolu’ya taşıyan kişinin adı ELBRUZ idi. 1926 yılında...
https://www.alanvakfi.org.tr/gayttati-elbruz-gaytaoglu-1926-1977Halis abiyi kaybedeli iki yıl oldu. Bazı insanlar, kaybettikleri bir yakının mezarına gider ve o kişi sanki yaşıyormuş gibi onunla konuşurlar.
https://www.alanvakfi.org.tr/halis-abinin-ardindan-