ARAŞTIRMA
Federalizm, Restorasyon.
Hohag’da son zamanlarda, özel olarak yerel anadilde eğitim tartışmalarından çıkan, RF’deki federalizm / üniterizm tartışmaları çerçevesinde ulusal dil ve kimliklerin korunup geliştirilmesi konusunu ele aldık. Bu yazının çevirisini Türkiye Oset Diasporası için Türkçe olarak da yayınlıyoruz.
Federalizm kavramından anlamamız gereken şey nedir? Osetlerin federal merkez ile olan ilişkilerinde niçin özerkliklerini savunmaları gerektiği hakkında düşünceler.
Son dönemde ülkemizde bölgelerin özerklik düzeylerinin ve yönetimlerinin yetkilerinin azaltılması yoluyla federalizmin kısıtlanması konusu toplumsal söylemde giderek daha sık ortaya çıkıyor. Yeltsin’in “Yutabileceğiniz kadar egemenlik alın” çağrısıyla başlayan modern Rusya tarihi basit bir yörüngeyi izleyerek bölge başkanlarının seçimlerinin kaldırıldığı, bölgesel mevzuatın federal anayasa ile olan çelişkilerin giderilmesi bahanesiyle tek standarta uydurulduğu ve merkezin yereldeki dil politikalarına etkin bir biçimde müdahale ettiği (bugün Tatarstan’da ortaya çıkan durum buna örnektir) bir noktaya varmıştır.
Federalizmin kalan izlerini de kazıyıp Rusya’yı üniter bir devlet haline getirme girişimi apaçık ortadadır. Rusya’nın şimdiki yönetiminin işbaşında bulunduğu yıllar boyunca bu kazıma “dikey iktidar”ın* güçlendirilmesi ile ilgili sözler eşliğinde hep yapılagelmiştir. Bu koşullarda Kuzey Osetya-Alanya Cumhuriyeti’nin Rusya Federasyonu çerçevesinde ve daha geniş bir bakışla Osetya’nın (Kuzey ve Güney) Rusya uygarlığı içerisinde tuttuğu yeri tartışmak, bunu yüksek sesle dile getirmek bizce önemlidir.
Günümüz Oset toplumunda, Büyük Rusya “Yurtluk”unda geçerli olan yaşam kurallarının hiç kimse tarafından dile getirilmemiş toplu ve bilinç altına işlemiş algılanışı vardır ki, içeriği aşağı yukarı şudur: Rusya, halklar ailesinin birlikte ikamet ettiği bir büyük ev, “yurtluk”, “ortak daire” veya “ortak konut”tur. Bu ailenin kimi fertlerine kimi nedenlerle aile reisinin kararıyla ayrı bir oda ya da köşe tahsis edilmiş olabilir. Ne var ki, aile reisi gerekli saydığı durumda bu köşeyi geri alıp “iptal” edebilir. Bu ise doğal olarak hazin ama gene de öldürücü olmayan bir durum olur, çünkü ortak ev sağlam durduğu sürece içinde az çok konforlu koşullarda yaşamaya devam edilebilir. Yani bu paradigmada ortak ev birincildir.
Pratikte ise bu mecaz Duma milletvekilleri ve devlet memurları tarafından sık sık federal düzeyde ortaya atılan bölgelerin birleştirilip sağlamlaştırılması gerektiği yolundaki yorumlara tekabül ediyor. Genellikle Rusya toplumu ve ulusal cumhuriyetlerin kamuoyları bu tür açıklamaları kuşkuyla karşıladıkları halde, kimse bunlara “ilke olarak kabul edilemez bir şey” şeklinde tepki göstermiyor. Çünkü gereğinde kardeşinin odasına taşınıp sabreden fakat kendisinin ayrı bir köşeden yoksun bırakılmasını temel haklarına yapılan tecavüz olarak asla görmeyen bir aile ferdi rolüne bilinçsiz düzeyde hazırlar. Bu anlayış çerçevesinde, “büyük evin” selameti uğruna “kendi odan” (yani ulusal cumhuriyet ve halkının çıkarları) feda edilebilir.
Aslında Rusya Federasyonu dahilindeki her hangi bir cumhuriyet gibi Kuzey Osetya-Alanya, kendi anayasası uyarınca, iktidarın tek kaynağı halk olan “demokratik bir hukuk devleti”dir. Demek ki, yukarıdaki benzeşime dönersek: cumhuriyet içinde ailenin oturduğu özerk ve kendi başına yeten bir ev olup, bu ev de bir yazlık konut sitesinde yer alıyor ya da düpedüz bir köyün (federasyonun) içinde yer alıyor.
Birinci yaklaşıma göre birincil olan “ev / federasyon”dur ki, onun iç yapısı bireyin anlayışına uygun olarak istenildiği gibi yeniden şekillenebilir. İkinci yaklaşımda ise birincil olan, federasyonun bileşim öğesini meydana getiren “hücre”dir. Biz burada işin hukuki yanına bilerek değinmiyoruz – zaten Rusya federalizminin anayasal temellerinin tahlili amacımızın dışındadır. Biz sadece sağduyusal kategorilerden hareket ediyoruz, çünkü sağduyuya dayanan düşünceler birincildir ve eninde sonunda yasal mevzuatın temelini oluşturmalıdır. Önemli olan, toplumumuzu Osetya’ya çıkarları her Oset için en üstün tutulması gereken “birincil tarihsel ve hukuksal özne” gözüyle bakmaya alıştırmaktır. Neden sorunu bu tarzda ortaya koyuyoruz? Çünkü federal merkezin davranışlarında gittikçe daha sık ve net bir biçimde sezilen detaylar bize şunu kanıtlıyor: Moskova’nın aldığı birçok kararın altında ulusal cumhuriyetlerin öznelliklerinin uzun vadede varlığını sürdüremeyecekleri kabullenişi yatıyor. Bunun en başta gelen nedeni bu cumhuriyetlere adlarını veren halklarının beklenilen Ruslaşması, asimilasyonudur.
Bölgelerin birleştirilip genişletilmesi konusunun dışında bunun en çarpıcı örneği, geçenlerde Devlet Başkanı Putin’in demeciyle başlatılan ulusal dillerle ilgili skandaldır. Bir yandan, Ulusal Cumhuriyetler’de ikinci resmi dilin zorunlu eğitimini kaldırma kararı bu bölgelerin öznelliğini çiğneyen benzer adımlara karşı kamuoyu tepkisini yoklamaya yönelik olabilir. Öte yandan, böyle bir kararın altında ulusal dillerin ikincil rolünün ileride de azalmaya devam edeceği varsayımı yatıyor.
Aslına bakılırsa, bu ve benzer kararlar bir hesabı, bir öngörüyü içeriyor. Yerel dillerin ortadan kalkmasını, ulusal kimliklerin bozulmasını: bunlara bağlı olarak da ulusal cumhuriyetlerin öznelliğinin yavaş yavaş çözüleceğini öngören bir hesaptır bu. Çünkü yalnızca etnik-ulusal öz-bilinçten doğabilen öznellik talebi kalktığı an öznelliğin çözülmesi kaçınılmaz olacaktır.
Şunu iyice anlamamız gerekiyor ki, bir eğilim belirmiş ve zaten bütün ilgili taraflar için gözle görülür hale gelmiş ise, atılan bir adımı er geç bir diğer adım izler. Bugün size, ulusal dilinizin cumhuriyetinizde pek de o kadar önemli olmadığını söylüyorlarsa, yarın size cumhuriyetinizin varlığının da hiç öyle gerekli olmadığını söyleyecekler. En başta büyük ülkenizin vatandaşı olduğunuzu ve bu nedenle vergilerinizin Rus diliyle yapılan eğitimin desteklenmesi için harcandığını, etnik anadilinizle kültürünüzün ise geçmişin kalıntısı olduğunu ve bu yüzden vergilerinizle değil, sadece özel bağışlarla desteklenebileceğini de sözlerine ekleyecekler.
Karşımızda sorulması ve cevap aranması gereken bir takım sorular var. Önümüzdeki 30-50 yıl içerisinde etno-kültürel kimliğimizin kesin olarak elden çıkmasını mı, onun korunup geliştirilmesini mi bekliyor ve öngörüyoruz? Osetya’nın Rusya’ya katılmasının tarihsel anlamı neydi – bu olay ufkumuzdaki dönemde etnik-ulusal gelişmemizin ve ilerlememizin mi yoksa asimilasyonumuzun ve etnik ölümümüzün mü etkeni olacaktır? Rusya’ya bağlanmamızla birlikte kendi çıkarlarımızın üstünlüğünün yitirilmesi ve yerine genel-Rus çıkarlarının üstünlüğünün konulması şart mıydı? Büyük ülkemizin beyan edilen toplumsal çıkarları Oset halkının hayati çıkarları ile çatıştığı zaman bu çelişki nasıl çözümlenmelidir? Biz federasyonun içinde bu federasyonun çıkarları uğruna mı, ata yurdumuzun çıkarları uğruna mı bulunuyoruz? Ve son olarak: Osetya mı Rusya için, Rusya mı Osetya için?
Bu sorulara bulacağımız cevaplara kuzey ve güneydeki iki devletli-yönetsel oluşumumuzun yapısı ve işleyişlerinden neyi umduğumuz da bağlıdır.
Sözgelimi, artık 10 küsur yıldan beri Kuzey Osetya-Alanya Cumhuriyeti’nin başkanlık makamının seçimle doldurulmadığı gerçeğini bu bağlamda değerlendirmeliyiz. Bu durum genel etnik çıkarlarımıza ne derece uygundur? Toplumumuzun gereksinimlerine tekabül eden bölgesel yasaları çıkarma imkanının bulunmaması da aynı bağlamda değerlendirilmelidir. Kuzey Osetya Parlamentosu’nun Cumhuriyet’te enerji içeceklerinin satışını yasaklamaya yönelik geçenlerdeki başarısız girişimini hatırlayalım: burada önemli olan söz konusu gıda malzemesinin sağlığa ne kadar zararlı veya yararlı olması değil, ulusal parlamentonun en ufak çaplı kararları almakta bile eli kolu bağlı olmasıdır. Açıktır ki, federalizmin kısıtlanması gerek Rusya genelinin, gerekse bir bölgesi olan Osetya’nın gelişmesine zararlıdır. Ne var ki, konu etrafındaki tüm tartışmalar kaide olarak Rusya Federasyonu’nun çıkarları açısından yapılıyor. Oysa artık bütün bu sorunları Oset halkının uzun vadeli evrensel çıkarları bağlamında ele almanın zamanı da geldi. Bu yeni gözlüğü takarak gerçeklere yeni bir bakış tarzını denememiz gerekiyor. İhtimal ki, bu yaklaşım bizi kış uykumuzdan çıkarıp pek çok yeni, ama maalesef her zaman hoş olmayan, buluşlarla yüz yüze getirecektir.
*: “Dikey iktidar” Putin tarafından ortaya atılmış bir kavram olup RF’de iktidarın Başkanlık ve Merkezi Federal Hükümet’te yoğunlaştırılarak yukarıdan aşağıya ve seçilmişler yerine atanmışlarca gerçekleşen merkezi bir yönetimi öngörür.
Kaynak: http://hohag.com/iriston/federalizm-restorasyon