OSET BÜYÜKLERİ / ÜNLÜ OSETLER
Bekir Sami Kunduk / Кундукаты Бэчирби (1865-1933)
1964 yılında Kuzey Kafkasya’nın Osetya Bölgesinde Tsambay’da doğdu. Rus Ordusunda General rütbesine yükselen Kundukatı Musa Kunduk ve Gubate’nin Aslan Bey’den sonra doğan küçük oğludur. Şeyh Şamil Kuvvetlerinin yenilgisi sonrası bölge halkından kurtulmak için Rus Çarı, Çeçen Bölge Komutanı General Musa’dan Osmanlı İmparatorluğu topraklarına göçe zorlamasını istemesi üzerine Anayurtta yaşamanın zorlaşacağına inanır. 1965 yılında Anadolu'ya göç ederek Tokat Batmantaş’a yerleşir.
Bekir Sami Bey, Mektebi Sultani (Galatasaray Lisesi)’ni bitirdikten sonra Paris Siyasal Bilgiler Akademisinde öğrenimini tamamlar. II. Abdülhamit döneminde Petersburg Türk Elçiliği’nde ikinci kâtiplikle başlayan memuriyetine, çeşitli yerlerde konsolosluk yaptıktan sonra Trablusgarp Mektupçuluğu ile içişleri görevlerine geçer ve devletin çeşitli kademelerinde çalışmaya devam eder. 1898 yılında babasının ölümünden sonra Hariciye Nezaretinde (Dışişleri Bakanlığında), daha sonra Batum, Mesina, Kemrenşah, Malta ülkelerinde konsolosluk görevinde bulunur. Trablusgarp Mutasarrufluğu sırasında Meşrutiyetin ilanı ile İstanbul’a döner. Sıra ile Amasya Mutasarrufluğanda, Van Valilik görevlerinde bulunur. 1908 inkılâbından sonra ise Kunduk Bey Trabzon, Bursa, Beyrut ve Halep il valiliklerinde bulunur.
1 nci Dünya Savaşı sonrasında Tokat’a gelen Kunduk Bey Mütareke yıllarında da Son Osmanlı Meclisi Mebusan’da Amasya Milletvekili olarak yer alır.
"Şimali Kafkas Cemiyeti","Türkiye'de Şimali Kafkasya Siyasi Göçmenleri Komitesi" gibi Kafkas göçmen kurulularında görev alır. Mondros Mütarekesinden sonra kurulan 1919 "Milli Ahrar Fırkası"nın kurucuları arasında bulunur. İstanbul'un işgali ve Meclis'in dağılması üzerine 4 Mayıs’ta Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey'in çağrısı ile Anadolu İhtilali'ne katılarak Erzurum Kongresi sırasında Sivas'ta olmasına rağmen Heyet-i Temsilliye üyesi seçilir ve en aktif üyelerinden birisi olur. Sivas Kongresi'nin 4 Eylül 1919'da toplanmasında ve kararlarında rol oynar. Kongrenin açılışından bir gün önce Bekir Sami Kunduk’un evinde yapılan toplantıda Mustafa Kemal Paşanın Kongre Başkanlığına getirilmesi kararlaştırılır. Sivas Kongresi'nden itibaren Milli Mücadelenin içinde yer alır.
Sivas ve Amasya Çerkesleri üzerinde geniş bir nüfuza sahip olan Bekir Sami Bey, tarihte Amasya Mülakatı olarak bilinen ve İstanbul Hükümeti ile Anadolu Temsilcileri arasındaki ilk resmi görüşmede de Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey ile birlikte hazır bulunur. Heyet-i Temsilliye'nin Ankara'ya taşınmasından sonra yapılmış olan son Osmanlı Meclis-i Mebussan toplantısına Amasya Milletvekili olarak katıldı. Bu Meclisin İngilizler tarafından basılmasını takiben Ankara'ya dönüp TBMM'ne katıldı.
Milli mücadele sırasında Tokat'tan milletvekili seçilen Bekir Sami Kunduk, 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra 3 Mayıs 1920 tarihinde oluşturulan İlk İcra Vekilleri Heyeti'nde ilk hükümetin kabinesinde Dışişleri Bakanlığına getirildi. Bu sıfatla 1920 yılında Sovyetler Birliğinde Moskova'ya giden Birinci Heyet ve Londra Konferansı'na giden heyetlerin başkanlığını yaptı. Bu çalışmaları nedeniyle Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafınadn gıyaben idama mahkûm edildi.
Sovyet Rusya ile T.B.M.M. Hükümeti'nin ilişkilerini düzenlemek üzere Moskova'ya gönderilen kurulun başkanıydı. Sovyetlerin özellikle anayurdu olan Kuzey Kafkasya'da uyguladığı politikayı onaylamadığından Sovyetlere karşı bir tutum aldı. Bağımsız bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ve Kafkasya Konfederasyonu kurulması için yapılan çalışmalara destek oldu. Bu konuda çeşitli politik girişimlerde bulundu. Londra'da Ortadoğu işlerini görüşmek için toplanan konferansta da (12 Şubat - 12 Mart) aynı tezi savundu.
Mart 1921’de Londra Konferanslarına Dışişleri Bakanı olarak katıldı Londra Konferansı sırasında diyalog kurduğu, İngiltere, Fransa ve İtalya Dışişleri Bakanları ile özel birer anlaşma parafe etmek suretiyle Malta'da tutuklu bulunan birçok değerli insanın sürgünden dönüp Milli Mücadeleye katılmasını amaçlamış ise de Ankara'nın onayını almadan yaptığı bu anlaşmalar, Türkiye'nin hükümranlık haklarına aykırı görülmesi üzerine, 8 Mayıs 1921'de Dışişleri Bakanlığı görevinden istifa etti. İstifa öncesinde ve sonrasında TBMM Genel Kurulu'nda heyet içinde yer alan diğer yetkililerin, ağır eleştirilere uğraması üzerine her türlü sorumluluğun kendisine ait olduğunu, hiçbir yetkilinin sorumluluğunun bulunmadığını ifade ederek heyetinde görev alan insanların zarar görmesine engel olarak örnek bir davranış sergiledi ve tekrar Avrupa'ya gitti. Sovyet karşıtı ve Kuzey Kafkasya'nın bağımsızlığı gayesini güden çalışmalar yaptı.
Altı dil bilen Bekir Sami Bey, Avrupa devletleri nezdin hâl de itibarı ve prestiji olan bir yöneticiydi. Bu yönünü iyi bilen Mustafa Kemal Paşa Meclis olurunu almadan da kendisini iki kez daha Avrupa'ya görevli olarak kulis için göndermişti.
Bir taraftan Türkiye'nin bağımsızlığı için çalışırken diğer taraftan da Kafkasya'nın bağımsızlığı için mücadele etti. Londra'da 12 Şubat-12 Mart 1921 tarihleri arasında yapılan Ortadoğu Konferansı'nda bu tezin savunuculuğunu yaptı. İstanbul'da kurulmuş olan "Şimali Kafkas Cemiyeti" ve "Şimali Kafkas Göçmenleri Komitesi" gibi Kafkas göçmenlerinin sorunlarıyla ilgili kuruluşlarda görev yapmış olması nedeniyle Kafkas göçmen sorunlarını iyi bilen biri olarak Çerkeslerin ortak çalışmalarında elinden geldiğince çaba gösterdi.
1922 yılında Sovyetler ile ilişkilerin düzeltilmesi için Moskova’ya gitti ve Moskova Antlaşmasını imzaladı. Bu ziyareti sırasında gizlice Osetya’ya giderek Oset yetkililerle görüştü. Bu olay ile ilgili, TBMM yetkilileri tarafından haksız yere suçlandı. Sovyetler Birliği'ne yaptığı ziyaret sırasında Osetya yetkilileri ile eski bir Oset soylusu olarak yapmış olduğu görüşmelerin anlam ve önemini bilmesi mümkün olmayan Doktor Rıza Nur'un haksız eleştirilerine muhatap kalmıştı. TBMM'nin ilk dönemlerinde iki dönem Tokat Milletvekilliği yapmış olan Bekir Sami Bey, Başvekillikden istifa ederek ayrılmış bulunna arkadaşı Aşharuva Rauf Bey (Orbay), Hatko İsmail Canbulat Bey ve diğer arkadaşları ile birlikte Terakkiperver Cumhuriyetçi Partinin kurucuları arasında yer almıştır. Terakkiperver Cumhuriyet Partisi üyesiyken 1926 yılında İzmir'de Atatürk’e yönelik suikastı nedeniyle ismi karıştırılarak tutuklandı. Partinin tüm üye ve kurucularının İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı ise de beraat etti. Bu olaydan sonra ve beraat etti. Bu olay kendisini çok üzdüğü için aktif siyasi hayattan uzaklaştı. 1927’de ayrılıp köyünde sessiz yaşamayı tercih etti.
Osetce, Adıgece, Fransızca, Farsca, İtalyanca ve İngilizce biliyordu. 1933 yılında İstanbul'da vefat etti.